Öne çıkan

FUTBOL TARİHİ

Aslında şu an birçok kuralıyla, hakemleriyle, oyuncularıyla, teknik adamları ve taraftarlarıyla Dünyada milyarlarca insanı ekrana kitleyen güzel oyunun “ FUTBOLUN” tarihine gelin hep birlikte bir göz atalım 😊

Milyonları ekran başına kitleyen futbolun, çağdaş tarihi yüzyıllardır hayatımızda…

Tarihteki ilk futbolcular ise Çinlilerdi. Evet efendim yanlış duymadınız Çinliler…

Hepimizin futbol deyince aklına ilk gelen ülke her ne kadar İngiltere olsa da, “Çağdaş Futbolun” 19. Yy. ortalarında İngiltere’de ortaya çıktığını belirtmek isterim.

FIFA tarafından da tanınan “Cuju ”, mö. 3. Yy.’da Çinli askerlerin eğitimlerinin bir parçasıydı. Asırlarca oynanan bu oyun,  Japonya’daki “kemari”yi doğurmuştu. Antik Yunan’da “episkiros”, Roma İmparatorluğu’nda da “harpastum” dışında Eskimolardan Aborjinlere, Maorilerden Mezoamerika yerlilerine yeryüzünün dört bir köşesinde topla oynanmış, ayaklar kullanılmıştı.

CUJU NASIL OYNANIRDI?

Her 12-16 oyuncudan oluşan iki takım, cuju topunu tekmeleyerek hedefe sokup puan kazanmaya çalışıyordu. Ancak, futbolun aksine, tarlanın ortasında konumlanmış tek bir hedef vardı. Cuju, ortasına delik açılmış, yanlara doğru uzayan gergin bir ağ ile çevrelenmiş alanlarda oynanıyordu. Her takım, topu bu delikten geçirme amacıyla rakip takımla mücadele ediyordu. Cuju, tüylerle doldurulmuş bir topla oynanıyordu. Kullanılan toplar deriden yapılmış ve kürk ya da saçla doldurulmuştu. Bir maçı kazanmak için kaç gol atılması gerektiği veya bir zaman sınırının kullanılıp kullanılmadığı belirsiz. Oyuncuların, ellerin dışında vücudun herhangi bir parçasıyla topa temas etmelerine izin verildi. Hatta oyunu kontrol eden bir hakemleri bile vardı. Kendi aralarında belirledikleri kurallar çerçevesinde maçı yönetiyorlardı. “KADINLAR DA FUTBOL OYNUYORDU”, Çin’e ait eski bir metin, 153 kişinin katıldığı bir ‘kadın Cuju maçının’ görkemli sahnesini betimliyor. Dört renk işlemeli ipek kıyafetler giyen Çinli kadınlar, onbinlerce seyirciyle Cuju oynamıştı. Buradan, futbol tarihinde, 300 yıl önce de kadınların futbol oynadığını anlıyoruz.

İngiltere’deki Orta Çağ futbolu ise Fransa’daki “soule”, İtalya’daki “calcio fioentino” bunlardan bazılarıydı. FIFA’ya göre bu oyunların futbolla bir ilgisi bulunmamaktaydı. Modern anlamda ise futbol İngiltere’de doğmuştu. 1848’de Cambridge Üniversitesi’nde oluşturulan Cambridge kuralları, futbolun ilk yazılı kaideleri olarak tarihe geçmişti. Bunlar çok kabul görmemiş, okullardan bağımsız olarak kulüpler yavaş yavaş kurulmaya başlamıştı.

DÜNYANIN İLK FUTBOL KULÜBÜ:SHEFFİELD FC

24 Ekim 1857 yılında, iki kafadar kulübün ilk sekreteri ve takım kaptanı olan William Prest ve Nathaniel Creswick tarafından kurulan Sheffield F.C. aynı zamanda dünyanın en eski kulübü olma özelliğini taşıyor. Çok geçmeden kırmızı-siyahlılar kendi oyunlarını oynamaya başlıyordu. Kurallarını koyuyorlar, bir oyununun abecesini yazıyorlardı. Sheffield FC’nin kapısında dünyanın en eski futbol takımı yazıyor. Hem FIFA, hem de İngiltere Futbol Federasyonu bu ekibi ilk olarak kabul ediyor; her 24 Ekim’de onlar konuşuluyor. En azından senede bir gün!

İLK FUTBOL MÜSABAKASI: Sheffield FC -Hallam (26 Aralık 1860)

1857 yılında kurulan Sheffield FC ile 4 Ekim tarihinde dünyaya gözlerini açan Hallam takımı arasındaki müsabakayla futbolun ilk tohumları atılmıştı.

26 Aralık gününde tarihin ilk futbol müsabakası yapılmış, o gün gülen 2-0’lık skorla Sheffied olmuştu. Ne de olsa onlar daha eskiydi ve  tecrübelerini konuşturmuşlardı.

İLK MİLLİ MÜSABAKA: İNGİLTERE – İSKOÇYA ( 30 KASIM 1872 )

 Hamılton Crescent’te oynanan, dünyanın ilk resmî millî maçı. futbol dünyasında bir ilktir bu maç. bir cumartesi öğleden sonrası berbat saha koşullarında karşılaşmıştır iki millî takım. günlerce yağan yağmur ilahî bir tesadüf neticesinde maç sabahı durur. maçın başlama vuruşuna kadar güneş gösterir glasgow’da yüzünü. sekizbin göz tanıklık eder dünyanın ilk futbol millî müsabakasına. maç başladığı gibi bitse de, o gün bir tarih yazılır glasgow’da. milyarların peşinden koşacağı, uğrunda ülkelerin birbirleriyle çarpışacakları bir oyun resmiyet kazanmıştır…

İLK DÜNYA KUPASI: URUGUAY (1930)

FIFA’nın düzenlediği ilk Dünya Kupasıdır. Uruguay ev sahibi olma avantajını iyi kullanarak finalde Arjantin’i 4-2 yenmiş ve bu kupanın sahibi olmuştur.

İLK AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI: FRANSA (1960)

1954’te UEFA’nın kurulmasından sonra Danimarkalı Ebbe Schwartz başkanlık koltuğuna otururken, Delaunay genel sekreter olmuştu. Fransız futbol adamı Avrupa’daki federasyonların bir araya gelmesinden mutlu olsa da bu birlikteliğin sportif olarak da taçlanması gerektiğine inanıyordu. Ona göre nasıl Güney Amerika Futbol Konfederasyonu’nun Güney Amerika Şampiyonası, FIFA’nın da Dünya Kupası varsa, Yaşlı Kıta’nın da kendisine ait bir organizasyonu olmalıydı. 20 Eylül 1955’te yazdığı makalede ayrıca Şampiyon Kulüpler Kupası’nın önemini vurgulayan ilk UEFA Genel Sekreteri, 50 gün sonra vefat etmişti.

Hem UEFA, hem de Fransız Futbol Federasyonu’nda bayrağı devralan oğlu Pierre, hayatı boyunca Rimet’nin gölgesinde kalan babasının düşünü gerçekleştirmeyi başarmıştı. 1960’daki ilk turnuva Fransa’da düzenlenmiş, Sovyetler Birliği zafere ulaşmıştı.

TÜRKİYE FUTBOL TARİHİ

Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülke olarak, futbolun ülkemize gelişi 19. Yy.’dır. Osmanlı döneminde Selanik’te ortaya çıkan bu sevgi, zamanla İzmir/Bornova’ya kadar yayılmıştı.

Kurulan ilk takım İzmir’de 1894 yılında, İngilizler tarafından kurulan Football Club Smyrna’dır. 1900 yılında ise Rumlar Panionios futbol takımını kurdular. Yine bu futbol takımı da İzmir’de kuruldu bu iki takımı yine Rumların kurduğu Apollon takımı ve Ermenilerin kurduğu Pelops takip etti. Böylelikle futbol İzmir’de başladı.

Ülkemizde ilk futbol maçı ise, 1897’de İzmir İstanbul karmaları arasında oynanmıştı. İstanbul’da Rumlar ve İngilizlerin oynadığı bir oyun olan futbol, insanlar arasında hızla yayılmış ve sonucunda art arda futbol takımları kurulmuştu. Şu an Türkiye’de futbolun öncüleri olan, 3 büyükler olarak adlandırdığımız; Beşiktaş JK 1903’te, Galatasaray 1905’te ve Fenerbahçe ise 1907’de kurulmuştu.

TÜRKİYE’DE İLK TAKIM GALATASARAY

Yukarıda da değindiğim gibi  1870’lerde Osmanlı’da da oynanmaya başlanan futbol, İslami gelenekle bağdaşmaması nedeniyle Müslüman olmayan azınlıklar tarafından oynanıyordu.

Özellikle İzmir ve Selanik’teki gayrimüslümler kendi aralarında kurdukları takımlarda oynamaya başladılar.

1899’da İstanbul Kadıköy’de ilk Türkiye takımı Black Stocking Club ve 1902’de tamamen Türkiyeli futbolculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü kurulduysa da dönemin baskıları sonucu iki kulüp de kapanmak zorunda kaldı.

Profesyonel olarak kurulan ilk Türkiye futbol takımı ise 1905’te kurulan Galatasaray oldu. Onu 1907’de kurulan Fenerbahçe takip etti. 1903’te kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü (BJK) ise futbol branşında 1910’da faaliyet göstermeye başladı.

SÜPER LİG’DE 16 TAKIM, 34 TEKNİK ADAM… İŞTE O BÜYÜK KIYIM!

Süper Lig’de 2020-21 sezonuna da pandemi ile başlamıştık. Kulüplerin transferleri, antrenman süreçlerinde sıkışıklıklar ve malum pandemi dönemindeki ekonomik durumlar kulüpleri iyice zora sokmuştu.

2019-2020 sezonu 26 Temmuz günü Kasımpaşa – Medipol Başakşehir maçı ile tamamlanmış ve 2020-2021 sezonu ise 11 Eylül günü başlamıştı.

Malumunuz bu kısa sürede oyuncular çok kısa süre dinlenerek hızla yeni sezon hazırlıklarına başlamıştı.

11 Eylül de başlayan serüvende ise geçen sezon da takımlar düşmediği için ( Ankaragücü, Kayserispor, Yeni malatyaspor ) ve 1. Ligden 3 takım da Süper Lig’e yükselerek ( Hatayspor, F. Karagümrük, Erzurumspor) lig 21 takımla başlamıştı.

21 takımın olduğu Süper Lig’de her hafta 10 maç oynanırken, her bir haftayı ise federasyonunun belirlediği sıraya göre takımlar BAY geçmişti.

Ligimizde o kadar çok teknik adam değişikliği oldu ki… size kısaca takımlardan ve teknik adamlar serüveninden bahsedeceğim.😊

Aslında ilk olarak sezona başladığı teknik adamlarla devam eden takımları sıralasam daha uygun olacak gibi😊

Galatasaray –  Fatih Terim

Beşiktaş – Sergen Yalçın

Sivasspor – Rıza Çalımbay

Hatayspor – Ömer Erdoğan

Alanyaspor – Çağdaş Atan

*** 21 takımdan sadece  beş tanesi ! evet yanlış okumadınız, sadece beş takım sezona başladığı teknik adam ile devam etti.

Peki hangi takımlar? Kaç teknik direktör ile çalıştılar?

Şimdi hep birlikte bu sıralamaya bakacağız.

FENERBAHÇE: yeni sezona da ŞAMPİYONLUK PAROLASI ile çıkan sarı lacivertli takım, yeni umutlara da yeni hocamızla başlayalım dedi ve bir önceki sezonu Alanyaspor’da tamamlayan Erol Bulut ile anlaşma sağladı.

Ardından ligin ilk 7 haftasına ise yeni hocasıyla sadece iki beraberlik ve 5 galibiyet alarak güzel bir başlangıç yaptı. Ama bunlar yetmedi. Kadıköy’de rakiplere ikram edilen üç puanlar, derbi kayıpları, Erol Bulut’un kadro tercihi ve daha niceleri hep tartışma konusu oldu. Ve en sonunda ligin 31. Haftasında Beşiktaş ile 1-1 berabere kalınan maç…

Erol Bulut’un son Fenerbahçe sınavı oldu. Yerine ise takımda sportif direktör olarak yeni sezona başlayan Emre Belözoğlu geçti.

Emre Belözoğlu ile ilk sınav Denizlispor maçıydı ve 1-0’lık skorla ilk sınavını Emre, 3 puanla taçlandırdı.

Emre Belözoğlu ile toplamda 9 maça çıkan Fenerbahçe; 6 galibiyet, 2 beraberlik ve 41. Haftada da Sivasspor’a 2-1 mağlup olarak, ilk yenilgisini almış oldu.

Ama bu mağlubiyet, sarı lacivertli ekibi aynı zamanda şampiyonluktan da etti diyebiliriz.

1.BEŞİKTAŞ A.Ş.39256887434481
2.GALATASARAY A.Ş.39256877354281
3.FENERBAHÇE A.Ş.39247870403079

( Fenerbahçe’nin son şampiyonluğu, 2013-14 sezonunda geldi. 19. Şampiyonluk sonrasında 4. Yıldız için hasret 8 seneye çıktı.)

TRABZONSPOR: 2020-21 sezonuna da Edward Newton ile devam eden Trabzonspor, Newton’a sadece 7 maç dayanabildi ve sadece 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı. Ardından ligin 9. Haftasında göreve tecrübeli teknik direktör Abdullah Avcı geldi.

Avcı ile başlanan serüvende 31 maçta 17 kez galip gelen Trabzonspor, sadece 3 mağlubiyet ( Galatasaray, Fenerbahçe ve Alanyaspor ) , 11’de beraberlik aldı. Ligi de 4. Sırada bitirmeyi garantileyerek Avrupa kapısını aralamış oldu.

FATİH KARAGÜMRÜK: Süper Lig’e 2020-21 sezonunda yükselen Karagümrük, yaptığı transferlerle ligimizde minik bir İtalya oldu desek yeridir. 😊

Sezona ise Şenol Can hoca ile devam eden hızlı maratonda son haftalarda alınan kötü sonuçların ardından 29. Hafta itibarıyla yollar ayrılmıştı. 29. Hafta sonunda Karagümrük, 41 puanla 8. Sırada yer alıyordu.

Şenol Can hocanın yerini ise Karagümrük, İtalyan Francesco Farioli ile tamamladı.

Farioli, ligimizde Aytemiz Alanyaspor teknik ekibinde yer alıyordu.

31 yaşındaki genç teknik adamın heyecanı, hırsı, cesareti ise, Karagümrük’e farklı bir dinamizm katmaya devam edecek gibi duruyor.

Gaziantep FK: sezona Sumudica ile devam ederek başlayan  Gaziantep FK’de her şey yolunda giderken bir anda maddi konular takımı beyazdan siyaha çevirdi desek yanlış sayılmaz.

Sumudica, takımın ligdeki durumunu yani sportif başarını göz önünde bulundurarak maaşında ZAM istemişti.

Hatta ve hatta “ kulübe destekte bulunmak adına eşinden para isteyeceğini ” söylemiş ve tepkilerin ardından savunmaya geçmişti. Bu sözün ülkesi Romanya’da yaygın kullanılan bir şaka olduğunu mevcut sözleşmesini tamamlamak istediğini ve sözleşme görüşmelerine açık olduğunu belirtmişti.

Ardından yönetimden beklediği cevabı alamayınca da yollar ayrılmıştı.

Sumudica daha sonrasında Çaykur Rizespor’a gitti ve ardından NE SPORTİF NE MADDİ YÜZÜ GÜLDÜ.

Yerine gelen Ricardo Sa Pinto ile de sezon sonunda yollar ayrılacak.

( istatistiğine Rizespor’u değerlendirirken değineceğim. )

GÖZTEPE: İlhan Palut ile sezona başlayan Göz Göz’de kan değişimi Ünal Karaman ile oldu.

2.5 yıllığına anlaşılan Karaman ile inişli çıkışlı performans sergileyen İzmir ekibinde Ünal Karaman’ın da 2.5 seneyi dolduramayacağı öngörülerim arasındaki bir ayrılık.

20 maçlık periyotta, 7 galibiyet – 5 beraberlik ve 8 mağlubiyeti bulunuyor.

KONYASPOR: İsmail Kartal ile 2020-21 sezonuna başlayan Konyaspor’da, Süper Lig’in 24. Haftasındaki 1-0’lık Beşiktaş yenilgisiyle yollar ayrıldı.

10 kişilik rakibine karşı mağlup olan yeşil beyazlılarda, 25. Hafta itibarıyla İlhan Palut dönemi başladı.

Kartal dönemi 24 haftada; 6 galibiyet, 6 beraberlik,  12 mağlubiyet aldı.

Palut dönemi ise 17 haftada; 6 galibiyet, 7 beraberlik, 4 mağlubiyet aldı.

ÇAYKUR RİZESPOR: Sezona Stjepan Tomas ile başlayan Rizespor, gerek kadro kalitesi gerek oyun planıyla taraftarın memnuniyetini sağlayamadı. Ardından Sumudica dönemi ise büyük umutlarla başlayıp küçük bir serüven ile son buldu.

Sumudica başarısızlığını kadroya, oyuncuya bahane bulundu, sadece 7 maçlık Rize macerasına kapıldı. Galibiyeti bulunmayan Sumudica’nın 3 beraberlik, 4 mağlubiyeti bulunuyor.

Veeeeeeeee Bülent Uygun dönemi 30. Haftada başladı. 30. Hafta Hatayspor 31. Hafta Galatasaray galibiyeti Uygun’a olan negatif bakışı, umutsuzluğu çürütmüş oldu.

Oyuncular Bülent Uygun ile YENİDEN DOĞDU ve 12 maçlık periyotta; 6 galibiyet, 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı.

Sizlere yorulacağımız ve neden bu takımlar başarısız oluyor ? sorusunun cevabı olan teknik adam silsilesinin özetini geçmeyi sona bırakmıştım J

Haydi hep birlikte teknik adamları saymaya başlıyoruuuz.

KASIMPAŞA: Mehmet Altıparmak ile başlanan bu yol sadece 7 hafta sürdü. ( 3 galibiyet, 2 beraberlik, 2 mağlubiyet )

Sadece 2 hafta tek maç süren İrfan Buz dönemi…

Durun daha bitmedi, içimiz daha da buz çekecek.

Ligin 10. Haftasında 3. Teknik adam ve kulübün eski Antrenörü Fuat Çapa ile yeniden anlaşılır.

Çapa ile Gençlerbirliği maçıyla başlayan hikaye sezonun 2. Yarısında oynanan Gençlerbirliği maçı ile son bulur.

Çapa ile çıkılan 21 maç: 5 galibiyet, 4 beraberlik, 12 mağlubiyet aldı.

Ve 4. Teknik adam. Şenol Can hoca Beşiktaş maçı ile ligin 32. Haftasında 1-0’lık galibiyet ile Kasımpaşa’yı galibiyetle yeniden tanıştırdı.

Şenol Can ile 9 maç: 4 galibiyet, 3 beraberlik, 2 mağlubiyet aldı.

YENİ MALATYASPOR: Hamza Hamzaoğlu ile başlanan yolda Yeni Malatyaspor’da da kan değişimi küme düşmemek adına İrfan Buz’un gelişi oldu.

Hamza Hamzaoğlu takımın başında 26 hafta görev aldı istatistiği ise şöyle: 7 galibiyet, 9 beraberlik ve 10 mağlubiyet aldı.

İrfan Buz ligin 31. Haftasındaki Gaziantep FK karşılaşması ile göreve başladı. İlk maçından 2-2’lik beraberlikle ayrıldı.

( İrfan Buz ile anlaşılana kadar takımın başında Ali Ravcı çıktı)

İrfan Buz ile çıkılan 11 maçta; 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyet aldı.

MEDİPOL BAŞAKŞEHİR: 2019-2020 Sezonunu şampiyon tamamlayan Başakşehir, hem Avrupa’ya  hem de lige aynı anda tutunamadı.

Şampiyon yapan hocası Okan Buruk ile yeni sezonda istenen başarıyı sağlayamayan Başakşehir’de

Ligin 21. Haftası sonrasında yollar ayrıldı ve zorlu Galatasaray maçıyla tecrübeli teknik adam Aykut Kocaman göreve geldi.

Kocaman’ın sınavı 3-0’lık mağlubiyet sonuçlanmasının ardından, yeni hoca takımında mental yorgunluğun olduğunu maç önü ve sonrasında dile getirmişti.

Okan Buruk 21 maçta: 6 galibiyet, 6 beraberlik ve 9 mağlubiyet aldı.

Aykut Kocaman ise 18 maçta: 5 galibiyet, 6 beraberlik ve 7 mağlubiyet aldı.

FRAPORT TAV ANTALYASPOR: Tamer Tuna ile başlanan sezon, Ersun Yanal ile devam ediyor. Maddi sıkıntılar yüzünden devre arasında transfer yapamayan tek Süper Lig takımı!

Tamer Tuna ile çıkılan ilk 6 maçta: 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alındı.

Ersun Yanal ise göreve geldiği 9. Haftadaki Aytemiz Alanyaspor mağlubiyetiyle lige başladı. (2-0)

Ligde 15. Haftadaki 6-0’lık Hatayspor mağlubiyeti Ersun Yanal ve ekibinin kendine gelmesini sağladı. Ardından çıkılan 13 maçta mağlubiyet yüzü görmedi. Ta ki yine bir Alanyaspor maçına kadar. 30. Haftadaki 4-1’lik A. Alanyaspor mağlubiyeti bu muhteşem serinin sonu oldu.

Ligde futbolu eleştirilen Ersun Yanal, farklı şeyler denese de eldeki kısıtlı kadroyla kendisi ve takımını, tüm umut olan Türkiye Kupası’ndaki Beşiktaş finaline saklıyor. ( 18 mayıs )

HES KABLO KAYSERİSPOR: Berna Gözbaşı başkanlığında Kayserispor teknik adama doymak bilmediği bir sezon geçiriyor.

Bayram Bektaş

Samet Aybaba

Dan Petrescu ( 8 MAÇ: 2 GALİBİYET, 3 BERABERLİK, 3 MAĞLUBİYET ALDI.)

Uğur Kulaksız

Hamza Hamzaoğlu derken…

Yalçın Koşukavak ile ligde kalmak adına zorlu bir son hafta mücadelesi verecek.

42. haftada Fenerbahçe’yi ağırlayacak sarı kırmızılı ekip, 41. Puanla 17. Sırada yer alıyor ve 1 puan alması halinde ise her zorluğa ve değişikliğe rağmen ligde kalmayı garantileyecek.

( Gençlerbirliği Trabzonspor deplasmanından GALİBİYET ile ayrılır ve Kayserispor mağlup olursa, 2’li averajdan dolayı Kayserispor lige veda eder. )

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ERZURUMSPOR: Süper Lig’e veda eden Erzurumspor’da 5 teknik adam değişikliği zaten neden başarının gelmediği yolundaki net cevap olur.

Sürekli değişen teknik direktörler, kadro dışı kalan oyuncular derken…

Mehmet Özdilek

Hüseyin Çimşir

Mesut Bakkal

İsmail Kartal

Yılmaz Vural ( 41 gün )

Yılmaz Vural ayrılığı son nokta olmuş lige veda edilmiş, ama lig bir 10 hafta daha sürse Erzurumspor’un teknik direktör değiştirmemesi haber niteliği taşıyacak konuma gelirdi.

Erzurumspor lige 41. Hafta sonunda Aytemiz Alanyaspor’u 3-2 mağlup ederek veda etti.

42. haftayı ise BAY geçerken lige de bay bay demiş oldu.

MKE ANKARAGÜCÜ: Fuat Çapa ile başlanan Süper Lig’de Ankaragücü 2019-2020 sezonunu yeniden yaşamaya başlayacağından habersizdi.

Transferler, yönetimsel sorunlar, devre arası süreci, primler…

Hiçbir şey bu takımı ligde tutmaya yetmedi.

Erzurumspor gibi Ankaragücü’de ligin 41. Haftasında Süper Lig’e veda etti. ( Kasımpaşa 3 – 1 Ankaragücü )

Süper Lig’e Ankara Eryaman Stadyumu’nda Oynayacağı Aytemiz Alanyaspor maçıyla veda edecek.

Fuat Çapa

Mustafa Dalcı ve son olarak

Hikmet Karaman

BU İŞTE BİR HİKMET VAR diyerek başlanan yolda Galatasaray, Fatih Karagümrük ve Göztepe galibiyetleri takımın rehavete kapılmasına sebep oldu. Daha sonrasında ne üst üste galibiyet ne de Hikmet Karaman ile başarı geldi.

111 yıllık koca çınar MKE Ankaragücü, Süper Lig’e 2020-21 sezonunda veda etti…

GENÇLERBİRLİĞİ : En büyük virüsü içinde barındıran Başkent ekibinin kaderi ise tamamen son haftaya bağlı.

Kırmızı siyahlılar, Trabzonspor deplasmanından 3 puanla dönse dahi, rakibi Kayserispor’un mağlup olmasını bekleyecek.

Yönetim, transfer, teknik adam ve daha niceleri, Gençlerbirliği’nin peşini bırakmadı. 2 Ankara takımı da aynı kaderi yaşadı.

Mert Nobre ile başlanan sezon, daha sonrasında Mustafa Kaplan’ın göreve gelmesiyle devam etti.

Kaplan’la da beklenen başarı gelmeyince Mehmet Altıparmak’a yönelindi.

Ne evdeki hesap çarşıya uydu ne de Gençlerbirliği’ne teknik adam dayandı.

Özcan Bizati’nin gelişi bir milat olarak değerlendirildi.

Bakalım Bizati takımı ligde tutarak Ankara’nın tek umudu olarak Süper Lig’de Gençlerbirliği’ni tutabilecek mi?

Yoksa iki Ankara takımı el ele 1. Lig’de Ankara derbisi yok olmasın diyerek yollarına beraber mi  devam edecekler ?

YUKATEL DENİZLİSPOR: Ligimize ilk olarak veda eden takım Denizlispor olmuştu.

41. hafta itibarıyla düşen takımların ortak özellikleri, SORUNLARI, bu takımların neden lige veda ettiklerinin özeti değerinde.

Denizlispor’da yanlış transfer politikası, futbolcuların ücretlerini alamaması, yönetimsel sıkıntılar, devre arası transfer dönemi ve tabi ki bitmek bilmeyen teknik direktör değişiklikleri…

Robert Prosinecki 96 gün, Yalçın Koşukavak 41 gün, Hakan Kutlu ise sadece 79 gün dayanabildi.

Takımın başında şu an Ali Tandoğan bulunuyor.

Sizlere genel olarak 41. Hafta sonunda Süper Lig’de 2020-21 sezonunun bitimine 1 maç kala takımların teknik direktörlerle sınavını aktarmak istedim.

Avrupa ile aramızdaki farklar arasında en önemli şeyin ise istikrar olduğu bir kez daha dile getirilmiş oldu.

Sezon bittikten sonra ilk 3 takımı ve düşen takımları daha detaylı yazılarımla sizlerle paylaşacağım. Keyifli okumalar diliyorum. 😍

41. hafta itibarıyla güncel puan durumu:

1.BEŞİKTAŞ A.Ş.39256887434481
2.GALATASARAY A.Ş.39256877354281
3.FENERBAHÇE A.Ş.39247870403079
4.TRABZONSPOR A.Ş.391814748361268
5.DEMİR GRUP SİVASSPOR391517752421062
6.ATAKAŞ HATAYSPOR3917101262521061
7.AYTEMİZ ALANYASPOR391691457451257
8.FATİH KARAGÜMRÜK A.Ş.391512125951857
9.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş.391413125851755
10.GÖZTEPE A.Ş.391312145857151
11.İTTİFAK HOLDİNG KONYASPOR391213144948149
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş.391212155367-1448
13.KASIMPAŞA A.Ş.391210174655-946
14.HELENEX YENİ MALATYASPOR391015144850-245
15.MEDİPOL BAŞAKŞEHİR FK391112164155-1445
16.FRAPORT-TAV ANTALYASPOR39916144155-1443
17.HES KABLO KAYSERİSPOR39914163450-1641
18.BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ERZURUMSPOR401010204468-2440
19.MKE ANKARAGÜCÜ39108214664-1838
20.GENÇLERBİRLİĞİ39108214374-3138
21.YUKATEL DENİZLİSPOR39610233772-3528

“ İNSANLIĞIN ” ORTAK SORUNU

Bu yazımı aslında Dünya üzerinde birçok noktada işte, sokakta, toplu taşımada kısaca ortak yaşam alanını paylaştığımız tüm insanların ‘ ortak sorunu ’ olarak dile getirmek isteyerek başlıyorum. Çünkü ırkçılık sadece siyahilere hakaret etmekten ibaret değildir.

Kimsenin kimseden üstün olmadığı, değişen ve globalleşen Dünya’da biz insanlar dini, dili, rengi ve ırkı ne olursa olsun bizi birbirimizden ayıran tek şeyin kalp özelliğimiz olduğunu söylemek isterim.

Bu yazımda dünkü olaylar ışığında futbol ve ırkçılık hakkındaki görüşlerimi sizinle paylaşıyor olacağım.

Futbol aynı kurallarla; fakat farklı kültürden, farklı dilden, farklı sosyal kökenden insanların bir arada bulunduğu ortak mücadelenin paylaşıldığı yeşil sahanın başka hiçbir tutkuya yer bırakmadığı bağımsız olarak oynanan bir alan. Bu alanda yabancı düşmanlığı/ ırkçı söylemler ise demokrasi ve futbolun kültür yapısı açısından tehdit eden unsurların başında geliyor. Futbol oyunu sosyal, kültürel, ekonomik, politik olarak ele alındığında cinsiyetçiliğin, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının kışkırtıldığı bir alan olarak ise gözler önünde.  Günümüze kıyaslandığında 1980’li yıllara kadar ortak odağın sadece futbol olduğu dünyada şimdi ise endüstriyelleşmenin yaşanmaya başlandığı futbolun giderek ticarileşmesi, futbolun amacının giderek pazarlama yöntemine dönmesi, kitle kültürü içinde önemli bir yere sahip olması ve politik bir yapıya bürünmesi ırkçılığın üretim mekanizması olarak belirleyici bir unsur olmuştur. ( https://sportbild.bild.de

Irkçılık, toplumlardaki huzuru ve kültür yapısını tehdit eden bir unsur olarak tarihin değişik sahnelerinde karşılaştığımız bir sorun olarak gözler önündeyken, dün akşam (08.12.2020) Paris Saint Germain (PSG) – İstanbul Başakşehir FK arasında oynanan futbol müsabakasında maçın 4. Hakeminin yaptığı ırkçılığın gölgesinde kaldı. Başakşehir takımının yardımcı antrenörü olan P. Webo’ya ırkçı söylemde bulunan maçın dördüncü hakemi büyük tepkiler toplarken, her iki takımında bu duruma ortak tepkisi sahayı terk etmek oldu.

Peki olay nasıl başladı?

Mücadelenin 14. dakikasında maçın hakemi Hategan’ın verdiği kararlar karşısında yedek kulübesi bir anda kızışırken, Başakşehir yardımcı antrenörü Webo’ya ise kırmızı kart çıktı. Bu olayları takiben maçın 4. hakemi Webo’ya karşı ırkçı söylemlerde bulundu. Uzun süren tartışmaya temsilcimiz Başakşehir’in oyuncusu Demba Ba ise şu sözleriyle damga vurdu:

“ KİMSEYE ‘ BU BEYAZ ADAM ’ DEMEZSİN. ‘ BU ADAM ’ DERSİN. NİYE ‘ BU ADAM ’ DİYECEKKEN, ‘ BU SİYAH ADAM ’ DİYORSUN?” diyerek insanlık dersi verdi desek yanlış sayılmaz.

Bu tartışmaların ardından UEFA delegesi de sahaya indi. İki takım ise soyunma odasının yolunu tuttu. Daha sonra turuncu lacivertli oyuncularla maçın 4. Hakemi varsa biz yokuz diyerek sahaya çıkmama kararı aldı. Bu karara PSG takımından da birçok oyuncu destek verdi.

Başakşehir takımının bu anlamlı ve dik duruş gösterdiği hareket tüm Dünya’ya örnek olurken Türkiye tek yürek olup destek vererek Başakşehir’in yanında bulundu. Başakşehir’e Avrupa’dan birçok kulüp ve oyuncular da yine IRKÇILIĞA HAYIR ( NO TO RACİSM ) diyerek destek verdi.

Bu olayların ardından maç bugün TSI 20.55’te kaldığı yerden fakat farklı hakemlerle devam edecek. Webo’nun gördüğü kırmızı kart ise iptal edildi. Webo yedek kulübesinde takımına destek olabilmek için yerini alacak.

Aslında futbol sahalarında ilk kez yaşanmasa da bu maçta ilk kez farklı bir tepki gösterilerek oyuncular sahayı terk etti.

Daha geçtiğimiz günlerde Galatasaray takımı oyuncusuna hakaret eden Emre Bol, İngiliz futbolcu Campbell’a “ yamyam deyip sonra Arap demek istedim” diyen Trabzonspor’un eski Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ve  Hande Sümertaş’a sosyal medya üzerinden baskı kuran toplumun belli bir kesimi ve daha nicesi de dün gece “ ırkçılığa karşıyız” sözleriyle ani reaksiyon gösterdiler. IRKÇILIK DA SÖYLEM DE FUTBOL DA İDEOLOJİK.

Futbolda ırkçılık senelerdir kaygı veren bir oluşum içindedir. Futbolcuların ırkçılıkla mücadelesi sadece ten renginden dolayı da değildir. Ülkeleri, toplumsal yapıları ve dinleri yüzünden birçok futbolculuğu ırkçılığa maruz kalmıştır.

Irkçılık hadiseleri İngiltere başta olmak üzere İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya ve Ukrayna gibi futbolun milyonlarca kişi tarafından izlendiği birçok ülkede görülmektedir. Birleşik krallık polis verisine göre sadece 2019 senesinde 150 futbol maçında ırkçılık içeren olaylar meydan gelmiştir.

AVRUPA’DA IRKÇI SÖYLEMLERİN YAŞANDIĞI BAZI ÖRNEKLER VE CEZALARI

21 Mayıs 2009’da Belçika Ligi takımlarından Anderlecht’te forma giyen Jelle Van DammeStandart Liège’in savunma oyuncusu Oguchi Onyewu’ya “pis maymun” dediği gerekçesiyle ırkçılıkla suçlandı.

Belçika Kraliyet Futbol Federasyonu bu oyuncuya bir sezon ihraç cezası verdi.

Hollanda’nın ünlü kulübü Ajax’ın golcüsü Kenneth Perez 2006 yılında Twente ile oynanan maçta siyahi olan yan hakeme ırkçı söylemde bulunduğu için 5 maç ve 12 bin 500 Avro ceza aldı. Perez yaptığı hakaretten dolayı ayrıca kamuoyu önünde özür diledi. ( https://tr.wikipedia.org/wiki/Futbolda_ırkçılık )

Taison Barcellos Freda (Ukrayna): 10 Kasım 2019 günü Dinamo Kiev-Shaktar Donetsk kulüpleri arasında oynanan müsabakada, Dinamo Kiev taraftarları Shaktar Donetsk futbolcusu Taison’a ırkçı tezahüratta bulunmuş ve Taison ise ırkçı tezahüratta bulunan taraftarlara şiddetli tepki göstermişti. Irkçı tezahüratlar sonrası şiddetli tepkisi sebebiyle Taison, hakem tarafından kırmızı kart ile cezalandırılmış ve gözyaşlarını tutamayarak oyun alanını terk etmişti.

Ahmad Mendes Moreira (Hollanda): 17 Kasım 2019 tarihindeki Den Bosch ile Excelsior kulüpleri arasında oynanan müsabakada, ev sahibi kulüp taraftarları Excelsior futbolcusu Ahmad Mendes Moreira’ya ırkçı tezahüratta bulunmuş ve müsabaka 30 dakika süreyle durdurulmuştur. Sonraki hafta Hollanda’da futbol kulüplerinin oyuncuları çıktıkları müsabakalarda bir dakika süreliğine topa dokunmamış ve söz konusu olayı protesto etmiştir.

Romelu Lukaku ve Chris Smalling (İtalya): Aralık 2019’un başında İtalya’nın ünlü bir spor gazetesi olan Corriere Dello Sport’ta atılan bir manşet herkes tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Inter kulübü futbolcusu Romelu Lukaku ve Roma kulübünün futbolcusu Chris Smalling’in olduğu bir fotoğraf ve fotoğrafın üstünde yazan ‘‘Kara Cuma’’ (Black Friday) ifadesi İtalya’da çokça konuşulan ırkçılık konusunu tekrardan gündeme getirmiştir. Her ne kadar gazete yönetimi suçlamaları reddetse de, İtalya Futbol Ligi, 16 Aralık’ta ülke çapında ırkçılık karşıtı posterler yayınlamıştı.

Inaki Williams (İspanya): Geçtiğimiz 25 Ocak tarihinde Espanyol ile Athletic Bilbao kulüpleri arasında oynanan maçta ev sahibi kulüp taraftarları Athletic Bilbaolu futbolcu Inaki Williams’a bir hayvanı çağrıştıracak şekilde tezahüratta bulunmuş ve Espanyol Kulübü müsabakadan 5 gün sonra ırkçılığa konu olan 12 taraftarına ömür boyu stadyuma giriş yasağı koymuştur.

(kaynak: AA )

Şubat ayında Portekiz’de oynanan Vitoria Giumaraes – Porto mücadelesinde tribünlerden yapılan ırkçı tezahüratlara tepki gösteren Porto’nun Malili futbolcusu Moussa Marega, sahayı terk ederek soyunma odasına gitti.

Peki bunca ırkçılığın cezası ne mi oluyor? Stat kameraları inceleniyor ve futbolculara ırkçı hakarette bulunan kişiler tespit ediliyor. Gereken cezalar ülkelerin federasyonu ve yerel kanunlarına göre cezalandırılıyor.

Irkçılık saldırıları hukuki yönden de UEFA ve FIFA boyutunun da olduğunu hatırlat isterim. Peki FIFA bu sözlerinin ne kadar arkasında diye sorarsanız onu da hemen cevaplayım. Irkçılığı yapanlara karşı sıfır tolerans olduğunu belirten FIFA, buna rağmen birçok ırkçı söylem karşısında belirttiği ağır cezaları uygulamamasıyla da eleştirilerin odağı halinde.

Dün gece Paris’te şahit olduğumuz ve senelerdir ciddi bir hal alan ırkçılığın futbol sahalarında ve toplumun tüm alanlarında çözüme kavuşması için futbolun ve toplumun paydaşlarının nasıl bir reaksiyon göstereceği de çok önemlidir.

“Beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur. ” – HZ. MUHAMMED

Giderek kötü bir hal alan, dünyada ırkçılığın her türlüsüyle mücadele etmeliyiz.

“Dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun İNSAN, İNSANDIR.” – MEVLÂN 

NASIL BAŞLADI NASIL GİDİYOR?

“Süper Lig’de yaprak Dökümü erken başladı ” Bu sözü biz her sezon olduğu gibi 2020-21 sezonunda da başlık olarak atmaya devam ediyoruz. Gerek ekonomik sebepler gerek yanlış yapılanmalar ve transferler sebebiyle lige istediği gibi başlayamayan Süper Lig kulüpleri 10. haftanın bitmesiyle birlikte, toplamda 9 teknik adam değiştirerek “teknik direktör kıyımı” yaptı desek yanlış bir ifade de bulunmuş sayılmayız.

Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de Koronavirüs salgını, spor dünyasını ekonomik sebepler başta olmak üzere olumsuz şekilde etkilemeye devam ediyor. Virüsün etkisinin yanı sıra takımlarda gelen/giden antrenörlerin çokluğu ise ligin 10. Haftasına kadar olan süreçte damga vurmuş durumda.

Gelen/giden teknik adamları sıralamadan önce, sayacağım teknik adamların birçoğunun boşta kaldığı anda, yeri boşalan teknik adamın koltuğuna geçme süresinin bir hayli kısa olduğunu da belirtmek isterim.

Süper Lig’de 10. Haftası biten fikstürde bu zaman zarfında;

İlk olarak Trabzonspor Newton ile yollarını ayırmış ve ardından ligimizin tecrübeli isimlerinden Abdullah Avcı ile sözleşme imzalamıştı. Avcı ile çıktığı 2 maçtan da galibiyetle ayrılan Karadeniz ekibi galibiyet hasretine son vererek ligde 12 puanla 13. Sırada yer alıyor.

ABDULLAH AVCI

Kayserispor’da ise gerek mali durumlar gerekse kadro yapılanması sebebiyle geçen sezonun bir nevi tekrarı niteliğinde geçen bu süreçte Bayram Bektaş takımdan ayrılmış ve yerine daha önceki sezonlarda da Sarı kırmızılı ekibi çalıştıran  Samet Aybaba gelmişti. Aybaba, ligdeki ilk mücadelesini Galatasaray’a karşı vermiş ve sahadan 1-1’lik beraberlikle ayrılmıştı. 7 puanla 18. Sırada yer alan Kayserispor’da hem sakat hem de cezalı oyuncuların yokluğunda  zorlu 10. Hafta mücadelesinde, Fatih Karagümrük’ten puan ya da puanlar alıp yükselişe geçmesi bekleniyor.

SAMET AYBABA

Antalyaspor’da ise Süper Lig’de ilk 3 haftada topladığı 7 puan ile kulüp tarihinin en iyi başlangıcını yapan Tamer Tuna, sonrasında oynadığı 3 maçta 1 puan alabilmiş ve Tuna bu sonuçlar sonrasında takıma veda etmişti. Tamer Tuna’nın ayrılığı sonrasında ligdeki Fenerbahçe ve Kasımpaşa maçlarına Sedat Karabük eşliğinde çıkan kırmızı beyazlılar, 9. Haftada takımın başına Ersun Yanal geçmiş ve ilk sınavı olan Alanyaspor karşılaşmasından mağlubiyetle ayrılmıştı. 10. Haftadaki Erzurumspor deplasmanından da beraberlikle Ayrılan Akdeniz ekibi, 10 puan ile 15. Sırada bulunuyor.

ERSUN YANAL

Ankara temsilcisi Gençlerbirliği’nde ise Sezona Mert Nobre ile başlamıştı. Kırmızı kara takımda ilk teknik direktörlük tecrübesini yaşayan Nobre, 7 maçta sadece 1 galibiyet elde ederken, 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet yaşadı. Nobre’den boşalan teknik direktörlük koltuğuna ise Mustafa Kaplan geldi. Kaplan 2019-2020 sezonunun ilk 9 haftasında da Gençlerbirliği’ni çalıştırmıştı.

2020-21 sezonunda ise kulübün sportif direktörü olarak göreve getirilen Kaplan, Gençlerbirliği’ndeki antrenörlük görevine yeniden getirildi. İlk maçında Fenerbahçe’ye 5-1, Kasımpaşa’ya ise 2-0 mağlup olan Kaplan’ın bu kez de kırmızı kara serüveninin pek uzun süreceği düşünülmüyor.

MUSTAFA KAPLAN

Ligde sürpriz antrenör değişikleri yapmasıyla bilinen Kasımpaşa’da ise sezon başı göreve gelen Mehmet Altıparmak ile 7 maç sonra yollar ayrılmıştı. Altıparmak, ilk 7 haftada 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alarak 11 puan toplamıştı. Altıparmak daha sonrasında ayrılık gerekçesinin Kasımpaşa Başkanı’nın kadroya karışma isteği olduğunu belirtmişti. Altıparmak sonrasında göreve gelen yeni isim ise İrfan Buz olmuştu. İstanbul ekibine yabancı olmayan Buz ise görevde sadece 2 hafta kalmış ve ardından istifa etmişti. İstanbul temsilcisi İrfan Buz’dan sonra teknik direktörlük görevine Ankaragücü’nden ayrılan Fuat Çapa’yı getirerek herkesi şaşırttı. Çapa, Gençlerbirliği takımına karşı ilk sınavını galibiyetle vererek puan cetvelinde 15 puanla 5. Sırada bulunuyor.

Ve bu sonuçla 10. Haftası bitecek olan Süper Lig’de Kasımpaşa 3. Teknik adamıyla bakalım kaç hafta mücadele edecek. 😊

FUAT ÇAPA

Bir diğer Ankara temsilcisi Ankaragücü’nde ise 8. Haftada deplasmanda Göztepe’ye 3-1 mağlup olunmuş ve Fuat Çapa ile yollar ayrılmıştı. Çapa ile 8 maça çıkan sarı lacivertliler 6 mağlubiyet 2 beraberlik alarak ligde 2 puanla son sırada bulunuyor.

Fuat Çapa sonrasında, 10. Hafta mücadelesine takımı hazırlayan Mustafa Dalcı ise, Karadeniz ekibine kendi evinde 1-0 mağlup olarak Ankaragücü’nün galibiyet hasretine son veremedi.

MUSTAFA DALCI

Teknik direktör arayışı içinde olan Ankara temsilcisinde ise kulüp başkanı Fatih Mert, acele etmek istemediklerini sağlıklı karar vererek yapılarına ve bütçelerine uyacak kadrolarını iyi analiz edecek bir teknik adamla çalışmak istediklerini dile getirdi.

Denizlispor Kulübü’nde ise sezona Prosinecki ile başlanmış, Hırvat teknik adam Denizli ile 8 maça çıkarak 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 5 mağlubiyet alarak 5 puan topladı. Prosinecki’nin ardından 10. Hafta mücadelesinde takımın başında Başakşehir’e karşı kemal Atik teknik adam olarak sahaya çıktı ve 3-0 geriye düştükleri maçtan, attıkları son dakika golleriyle yeşil siyahlılar 3-3’lük beraberlikle ayrıldı. Bu sonuçla Denizlispor 6 puan ile 19. sırada yer alıyor.

KEMAL ATİK

Son olarak 10. Haftada evinde Antalyaspor ile 2-2 berabere kalan Erzurumspor’da ise tecrübeli teknik adam Mehmet Özdilek ile yollar ayrıldı. Özdilek eşliğinde 10 maça çıkan mavi beyazlılar  2 galibiyet, 4 mağlubiyet ve 3 beraberlik alarak 9 puanla 17. Sırada bulunuyor.

2020-21 Sezonunda Süper Lig’e başladığı teknik adamlarla devam eden takımlar ise:

AYTEMİZ ALANYASPOR – Semih TOKATLI

10 maç: 7 galibiyet, 2 beraberlik, (1 Bay) alarak 23 puan ile lider durumda

GALATASARAY – Fatih TERİM

 10 maç: 6 Galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alarak 20 puan ile 2. Sırada bulunuyor.

FENERBAHÇE – Erol BULUT

10 maç: 6 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alarak averajla Galatasaray’ın ardından 3. Sırada yer alıyor.

BEŞİKTAŞ – Sergen YALÇIN

10 maç: 5 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyet ( 1 Bay) 16 puan ile 4. Sırada bulunuyor.

GAZİANTEP FK – Marius SUMUDİCA

10 maç: 3 galibiyet, 6 beraberlik ve 1 mağlubiyet ile 15 puanla 6. Sırada yer alıyor.

BAŞAKŞEHİR – Okan BURUK

10 maç: 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet ile 14 puanla 7. Sırada yer alıyor.

KARAGÜMRÜK – Atılay CANEL

10 maç: 3 galibiyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet ile 13 puanla 8. Sırada bulunuyor.

KONYASPOR – İsmail KARTAL

10 maç: 3 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile ( 1 Bay) 12 puanla 9. Sırada yerini alıyor.

ÇAYKUR RİZESPOR – S. TOMAS

10 maç: 3 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile 12 puanla 10. Sırada

YENİ MALATYASPOR – Hamza HAMZAOĞLU

10 maç: 3 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile averajla Rizespor’un ardından 12 puanla 11. Sırada yer alıyor.

HATAYSPOR – Murat SÖNMEZ

10 maç: 3 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet ( 1 maç erteleme, 1 maç Bay) yine 12 puanla averajla 12. Sırada

GÖZTEPE – İlhan PALUT

10 maç: 2 galibiyet, 5 beraberlik ve1 mağlubiyet ile 11 puanla 14. Sırada

SİVASSPOR – Rıza ÇALIMBAY

10 maç: 2 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile 9 puanla 16. Sırada yer alıyor.

Veee 10. Haftası biten Süper Lig’de giden/gelen ve takımlarında devam eden teknik adamlara bakarak, Süper Lige dayanmayan antrenörlerin, yaprak dökümünü hep birlikte seyretmeye devam edeceğiz.

Yeni bir blogda görüşünceye dek. Futbolla kalın ❤

3 BÜYÜKLER VE YAZ TRANSFER RAPORU

Yaz transfer dönemi kimi takımlar için hareketli kimi takımlar için ise beklenenin altında gelen ve giden oyuncuların olduğu süreçle geçen haftalarda sona erdi ve 5. Haftası oynanmaya başlayan Süper Ligde ve Avrupa’daki diğer liglerde 2020-21 sezonuna adım atarken gelenler/gidenler listesine bakıldığında Süper Lig’in oyun kalitesinin yanında maddi boyutuna da bakacak olursak aslında Avrupa’da neden başarının gelemediği, neden her sene daha da geriye gittiğimizi ve buna benzer sorulara yanıt aramak pek zor olmayacaktır. Çünkü Süper Lig’de yaz transfer dönemi, transfer satışından elde edilen gelir sadece 29.8 Milyon Euro.

Diğer Liglere Baktığımızda ise:

  • İtalya Serie A – 707 Milyon Euro
  • İspanya La Liga – 494 Milyon Euro
  • İngiltere Premier Ligi – 480 Milyon Euro
  • Fransa Lig 1 –  376 Milyon Euro
  • Almanya Bundesliga 324 Milyon Euro

Bu veriler sonrasında,  üç büyüklerde yaz transfer sezonu nasıl geçmiş gelin hep birlikte bakalım. 😊

FENERBAHÇE

Süper Lig’de yaz transfer sezonunun en hareketli takımlarından olan Fenerbahçe’de

gelen oyunculara baktığımızda, ( Filip Novak, Caner Erkin, Gökhan Gönül, Mert Hakan Yandaş, Mame Thiam, Sinan Gümüş, Jose Sosa, Mauricio Lemos, E. Valencia, M. Tissarand, Nazım Sangare,  W. Samatta, Papis Cisse, Kemal Ademi, D. Pelkas, D. Perotti ) 16 tane yapılan transfer ile takımın baştan aşağı yenilendiği söyleyebiliriz.

Sarı Lacivertli ekipte gelen ve giden oyuncu gruplarından sonra:

( kiralıktan geri dönen, alt yapıdan çıkan oyuncu grubuna bakarak)

Gelenler Yaş Ortalaması :25.8

Gelenlerin Toplam Değeri : 50.28 milyon Euro

Giderler ise 8.92 milyon Euro

5. Haftası oynanmaya başlayan Süper Lig’de Fenerbahçe 2 galibiyet ve 2 beraberlik ile 8 puanla lider Alanyaspor’un hemen arkasında, ikinci sırada bulunuyor.

Giden Oyuncular ise: Deniz Türüç, Vedat Muriç, Jailson, Tolgay A., Mevlüt Erdinç, Abdulcebrail Akbulut,  Alper Potuk, Oğuz Kaan Güçtekin, Isla, H. Ali Kaldırım, Mehmet Ekici, Falette

( kiralık giden alt yapı ve tüm oyuncu gruplarına bakarak)

Gidenlerin Yaş Ortalaması: 25.3

Gidenlerin Toplam Değeri:   33.53 milyon  euro

Gelir ise:  22 milyon Euro

  • Fenerbahçe’nin transfer bilançosu 13.09 milyon euro

GALATASARAY

Lig ve Avrupa (ön eleme turlarına ) maçlarına  hareketli başlayan Sarı Kırmızılı takımda, Avrupa mücadelesi 2 galibiyet sonrasında, play off son maçında İskoçya ekibi Rangers’a 2-1 mağlup olup veda etmesiyle son bulurken, ligde ise ( 5. Hafta maçını henüz oynamadı) 2 galibiyet 1 beraberlik ve 1 yenilgi ile 7 puanla 4. Sırada bulunuyor.

Galatasaray yeni sezon öncesinde takıma yeni isimler katarken, her transfer sezonunda olduğu gibi 2020-21 yaz transfer sezonunda da  bir mevkiisinden yara almaya devam ediyor. Gomis’i gönderdikten sonra uzun süre forvet bölgesinde sıkıntı yaşayan Galatasaray’da, bu kez de yaz transfer döneminde sıkıntı yaşanan bölge takımın bel kemiği olan ORTA SAHA mevkiisinde eksikliğin giderilememesi oldu.

Galatasaray’da gelen oyuncular: O. Etebo, Kerem Aktürkoğlu, Fatih Öztürk, Emre Kılınç, Arda Turan ve Oğulcan Çağlayan

( kiralıktan geri dönen, alt yapıdan çıkan oyuncu grubuna bakarak)

Gelenlerin Yaş Ortalaması: 23.7

Gelenlerin Toplam Değeri: 30.33 milyon euro

Giderler ise: 675 bin Euro

Giden Oyuncular ise: Ahmet Çalık, Atalay Babacan, Birhan Vatansever, Jimmy Durmaz, Berk Balaban, Yunus Akgün, Adem Büyük, Y. Nagatomo, Lemina, Seri-Andone-Onyekuru ( kiralık sözleşmeleri biten oyuncular takımlarına döndüler), Mariano, Selçuk İnan ( Futbolu bıraktı)

( kiralık giden alt yapı ve tüm oyuncu gruplarına bakarak)

Gidenlerin Yaş Ortalaması: 24.7

Gidenlerin Toplam Değeri:  41.78 milyon  euro

Gelir ise:  1.72 milyon Euro

  • Galatasaray’ın transfer bilançosu 1.05 milyon euro

BEŞİKTAŞ

4 Ağustos 2020’de başlayan yaz transfer sezonunda Siyah Beyazlılar mali sıkıntılar yaşarken birçok isimle yollarını ayırdı. Takıma ligdeki takımlar başta olmak üzere Avrupa’dan da oyuncu transfer ederek, gönderilen oyuncuların yerini ise doldurmaya çalıştı. Avrupa Ligi’nde de diğer temsilcimiz Galatasaray gibi ön eleme turlarında elenmesiyle birlikte, ligde de yara alarak yeni sezona başladı.

Ligdeki ilk 4 maçında 1 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgi alarak 4 puanla 17. Sırada bulunan Siyah Beyazlılarda, Milli ara ve 5. Haftanın da BAY geçmesiyle hazırlık sürecinde takımın toparlanması bekleniyor. Şimdi gelin hep birlikte Beşiktaş’ta gelen ve giden oyunculara bakarak Sergen Yalçın’ı nasıl bir sezon bekliyor göz atalım.

Beşiktaş’ta Gelen Oyuncular: Mensah, R. Ghezzal, V. Rosier Atakan Üner, V. Aboubakar, Josef De Soza, Gökhan Töre, F. Montero, N’Sakala, Abdullah Aydın, Welinton

( kiralıktan geri dönen, alt yapıdan çıkan oyuncu grubuna bakarak)

Gelenlerin Yaş Ortalaması: 22.7

Gelenlerin Toplam Değeri: 45.23 milyon euro

Giderler ise: 850 bin Euro

Giden Oyuncular: Enzo Roco, Caner Erkin, Gökhan Gönül, V. Ruiz, Sedat Şahintürk, Burak Yılmaz, Fatih Aksoy, P. Rebocho, M. Elneny, A. Diaby, Boateng, Umut Nayır

( kiralık giden alt yapı ve tüm oyuncu gruplarına bakarak)

Gidenlerin Yaş Ortalaması: 24

Gidenlerin Toplam Değeri: 23.70 milyon  euro

Gelir ise: 0

  • Yani Beşiktaş’ın transfer bilançosuna baktığımızda -850 bin Euro

Özetle, yapılan transferlere baktığımızda, Fenerbahçe’de başkanlık koltuğuna geldiği günden bu yana beklenen kadroyu kuramayan Ali Koç ve ekibi, 2020-21 sezonuna ilk olarak Erol Bulut’u teknik direktörlüğe getirerek başlamıştı. Emre Belözoğlu’nun da yaptığı transfer çalışmalarıyla ‘ben bu sezon şampiyon olmalıyım ’ parolasıyla yola çıkmış ve ligde de 8 puan toplayarak 2. Sırada yerini almış olan sarı lacivertliler 5. Haftada yoluna devam ediyor.

 Bu sezon 21 takımlık Süper Lig macerası da göz önünde bulundurularak alternatifi olan kadrosuyla Fenerbahçe şüphesiz ‘ ligin en alternatifli takımı ’ olarak listedeki yerini de almış durumda. Peki Erol Bulut bunu ne kadar takım yararına kullanır? sorusunun cevabını ise ligin ilerleyen haftalarında sakatlık/cezalı oyuncuların olması durumunda görerek, ligin seyri hakkında biz futbolseverlere fikir vermiş olacak.

Galatasaray’da ise şüphesiz herkesin güvendiği tek isim olan Fatih Terim, kampa kadar tüm transferlerin bitmiş olmasını istese de sarı kırmızılı ekipte işler o kadar iyi gitmedi, beklenen orta saha transferi de gerçekleşemedi. Fatih Terim yeni sezona yepyeni bir Taylan yetiştirse de Etebo takıma dahil de olsa Galatasaray’da bu uzun fikstürde ligde ve kupada maçların oynanacağını da düşünürsek, cezalı ve sakat oyuncuları da göz önüne aldığımızda, takımda da beklenen istikrarı oluşturamayan Babel-Feghouli-Belhanda üçlüsünün sıkıntısıyla birlikte, Galatasaray’ı ocak ayı ara transfer dönemine kadar zorlu bir süreç bekliyor. Yani klasikleşen bir sözle ‘ Galatasaray’a yeni sezon bu sezon da ocak ayında başlayacağa benziyor.’

Beşiktaş takımına baktığımızda ise Sergen Hoca elbette bu oyuncu grubundan daha farklı isimleri transfer etmek istese de diğer takımlarda olduğu gibi, Beşiktaş’ta da ekonomik sıkıntıların izin verdiği derecede ve seviyede transfer yapılarak yeni sezona Avrupa ligine veda ederek başlandı.

Milli arayı ve 5. Haftayı BAY geçmenin avantajıyla uzun bir hazırlık süreci geçiren Beşiktaş’ta bakalım 6. Haftadaki Denizlispor mücadelesi nasıl bir mücadeleye sahne olacak. 😊

(NOT: Takımlar hakkındaki transfer bilanço bilgisi transfermrket verilerine göre yazılmıştır.)

Messi mi ? Ronaldo mu ?

Ve seneler geçti. Hala insanlar, birbirine o malum soruyu sormaya devam ediyor. Messi mi? Ronaldo mu?  Ben ise %55’lik dilimle bir tarafın futbolunu daha çok sevsem de 😊 kendi düşüncelerimi ve aynı zamanda kitaplardan edindiğim bilgiler ışığında sizlere aslında bu sorunun tek bir cevabı olmadığını, ikisinin de biz futbolseverlere çok farklı karakter, yetenek, jestler, saha içi davranışları, hedefleri ve şampiyonluklarıyla uzun senelerdir futbol cümbüşü yaşattığını belirterek, bu soru ışığında sizlere okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgiler ile birlikte çok kısa olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Bu soruya tek bir cevap vermek, hangisinin daha iyi olduğunu belirlemek o kadar zor ki… Belki de aynı ülkede futbol oynamamış olsalardı, kimse bu soruyu birbirine sormayacaktı.

İkisinin de farklı ve çok iyi olduğu konular var. Messi muhteşem yeteneklere sahip ve birçok oyuncunun imrendiği sol ayağını bambaşka kullanıyor, inanılmaz vuruşları var. CR7 ise topa çok iyi vurmasının yanında güçlü ve çok da hızlı hareket ediyor.

Her iki futbolcunun da oyun stillerine bakacak olursak; Ronaldo küçüklüğünden beri “ en iyi olmak için oynuyorum ” diyor. Leo da Cristiano ile aynı düşüncelere sahip. İkisinin de ortak bir özelliği var ki o da  HIRS. Ama sahaya çıktıklarında bu hırslarından geriye, sahada görülen oyun o kadar farklı ki. İkisinin de kendine has top kontrolleri, sahadaki duruşları, pozisyonları, takım ile olan iletişimleri bambaşka.

İkisi de modern futbola değerli oyun stilleriyle renk katan bir zamanlar La Liga’nın farklı takip edilmesinde katkı sağlayan futbolcular.

CR’nin stili Sporting’den M. United’a Real Madrid’den Juventus’a geçişte bir oyuncunun evrimini gösterirken, Messi’nin stilinde ise Arjantin geçmişi ile birlikte Barcelona kültüründe büyümüş olmanın etkisi devam ediyor.

Leo Messi çevikliği simgeliyor, Ronaldo ise daha fiziksel bir oyun sergileyerek gücü temsil ediyor. Cristiano Ronaldo, yıllarca  her gün özenle inşa ettiği inanılmaz bir vücuda sahip. Devasa sıçramalar yapabilir, bir atlet kadar hızlı koşabilir ve koşarken iki farklı ayağıyla da topa vurabilir. Tüm bunları yaparken de topa inanılmaz yön verip güçlü vuruşunu yapabilir. Frikiklerde topu muhteşem bir yay çizerek gönderip kalecinin topu beklemesine  müsaade etmeden en harika gollerini atabiliyor.

Cristiano’nun tüm bunları muhteşem yapmasının en büyük sebebi, yıllardır kendisine oluşturduğu düzenli beslenme, düzenli uyuma, antrenman disiplini ve egzersizleri olduğunu söylersek pek yanılmış sayılmayız.

Messi’den söz edecek olursak, top Leo’ya gelince herkes bir şeyler olmasını bekliyor. Ve oluyor da😊 Messi fiziksel olarak düşünüp zihnini ve bedenini aynı anda çalıştırıyor. Beyni, bacaklarına ne yapması gerektiğini söyleyen bir hıza sahip. Messi en yüksek hızda bile hassasiyetiyle biliniyor. Bu konuyla ilgili Hollanda Üniversitesi’ndeki Pieter Medendorp araştırmalar yapıyor ve bu kadar çabuk nasıl karar verdiğini anlamaya çalışıyor.

İki futbolcunun futbol yaşamındaki başarılarına bakacak olursak:

33 yaşındaki Leo Messi Arjantin doğumlu 1.69 boyunda 67 kilo bir forvet.

Oynadığı Kulüpler:

Grandoli /1992-94

Club Atletico Newell’s Old Boys/ 1994-2001

 FC Barcelona/ 2001- Günümüz

722 maç. 138 caps, 700 gol, 317 asist, 10 La Liga Kupası, 4 UEFA Şampiyonlar Ligi, 3 FIFA Dünya Kulüpler Kupası, 3 UEFA Süper Kupası, 8 Süpercopa de espana, 6  Balllon D’or, 6 Avrupa Altın Ayakkabı, 19 kez gol krallığı, Copa Del Rey, 2 kez UEFA en iyi oyuncu ödülü, 1o kez Barca’da sezonun oyuncusu,  ve Barca formasıyla 10 kez sezonun oyuncusu seçilen Messi, Barcelona’da bu sezon da en büyük rakibi Real Madrid ile ilk iki sırada yer alıp yeni bir kupa kazanmak için ligde mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.

Barcelona’s soccer player Lionel Messi poses with his four Ballon d’Or (Golden Ball) trophies before their Spanish King’s Cup soccer match against Malaga at Nou Camp Stadium in Barcelona January 16, 2013. REUTERS/ Albert Gea (SPAIN – Tags: SPORT SOCCER TPX IMAGES OF THE DAY)

35 yaşındaki Cristiano Ronaldo, Portekiz doğumlu, 1.86 boyunda ve 85 kilo ağırlığında bir kanat oyuncusu.

Oynadığı Kulüpler:

Andorinha/1993-95

Nacional/1995-97

Sporting Lisbon/ 1997-2003

Manchester United/2003-09

Real Madrid/2009-2018

Juventus/2018-Günümüz

 ( CR7) 5 kez Yılın Dünya Futbolcusu, 5 kez Ballon D’or, 19 kez gol krallığı, 5 kez ( MANU, R. MADRİD, LA LİGA VE JUVENTUS) Sezonun en iyi oyuncu, 2 kez İngiltere’de yılın futbolcusu, Portekiz ile 2016’da bir Avrupa Kupası, 5 kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 3 kez İngiliz Lig Kupası Şampiyonluğu ( MANU), 2 İspanya Şampiyonluğu ( R. MADRİD), 2 İspanyol Şampiyonu, 2 kez İspanyol Süper Kupa Şampiyonluğu, 1 kez İtalyan Şampiyonluğu, 1 kez İtalya Süper Kupası, 1 kez UEFA Uluslar Ligi Şampiyonluğu, 3 UEFA Süper Kupası, 1 Portekiz Süper Kupası, 3 kez İngiliz Süper Kupası ile farklı liglerde oynayıp birçok kupa kazanarak ve hala da kazanmaya devam eden o hırsıyla İtalya Serie A Ligi’nde Juventus takımıyla lider olarak lige devam ediyor.

İki oyuncu arasında, Real Madrid ve Barcelona arasındaki rekabet, Avrupa futboluna da yıllardır yön vermeye devam ediyor. Her ikisi de takımları için en iyisini istedikleri için bundan dolayı aralarında doğan  rekabet, farklı liglerde futbol oynamaya devam da etseler hala Messi mi? Ronolda mu? Karşılaştırması futbol hayatlarını sonlandırana dek sorulmaya devam edecek.

Ben de bu yazımda kim daha iyinin yanıtını aramaktansa bu iki önemli oyuncunun kalan senelerindeki muhteşem futbol oyunlarının kıymetinin bilinmesinden yana olan bir futbolsever olarak görüşlerimi paylaşmak istedim. 😊

2019 – 2020 CEMİL USTA SEZONU’NDA BİLETİ KESİLEN ANTRENÖRLER VE TAKIMLARI

Küresel bir salgın haline gelen Koronavirüs, bütün Dünya’da can almaya ve hayatın her alanını durdurmaya devam ederken, ligimizin de ara verdiği bu süreçte gelin hep beraber bu sezonun giden ve gelen teknik adamlarına hep birlikte göz atalım.

Her sezon olduğu gibi 2019 – 2020 Cemil Usta Sezonu’nda da kulüpler şampiyonluk parolasıyla takımlarını kurarken hali hazırda bulunan takımları başında bulunanlar/gelen teknik adamlar, yapılan transferler ve sonucunda beklenti içinde olunan takımların sezona kötü başlaması ve bununla devam eden mağlubiyetler ile ilk önce bileti kesilen kişiler, elbette takımların baş antrenörleri oldu.

2019 – 2020 Sezonu’na baktığımızda ise giden antrenörler yerine, sezon başından itibaren takımı başında görevine devam eden teknik adamları ilk olarak sıralamamız bu sirkülasyon içinde daha doğrusu olacaktır.

  • Galatasaray’da deneyimli teknik direktör Fatih Terim
  • Başakşehir’de başarılı bir grafik çizen Okan Buruk
  • Alanyaspor’u ligde ve kupada tutan Erol Bulut
  • Sivasspor’u şampiyonluğa taşıyan Rıza Çalımbay
  • Gaziantep FK’yı çalıştıran Rumen teknik direktör Sumidica, istikrarını sürdüren isimler.

Ve bu sezonun giden/gelen teknik adamlarına bakacak olursak:

  • Göztepe – Tamer Tuna / İlhan Palut

Tamer Tuna – 10 maç: 3 galibiyet- 3 beraberlik – 4 mağlubiyet

TAMER TUNA
  • Denizlispor – Yücel ildiz, Mehmet Özdilek, Bülent Uygun

Yücel İldiz– 7 maç: 2 galibiyet, 2 beraberlik, 3 mağlubiyet

Mehmet Özdilek – 20 maç: 6 galibiyet – 6 beraberlik – 8 mağlubiyet

YÜCEL İLDİZ
  • Antalyaspor – Bülent Korkmaz, Stjepan Tomas / Tamer Tuna

Bülent Korkmaz – 12 maç: 4 galibiyet, 2 beraberlik, 6 mağlubiyet

S. Tomas – 8 maç: 1 galibiyet, 4 beraberlik, 3 mağlubiyet

BÜLENT KORKMAZ
  • Gençlerbirliği – Mustafa Kaplan / Hamza Hamzaoğlu

Mustafa Kaplan – 10 maç: 2 galibiyet, 3 beraberlik, 5 mağlubiyet

MUSTAFA KAPLAN
  • Ankaragücü – Adnan Erkan, Metin Diyadin, Mustafa Kaplan/ Mustafa Reşit Akçay

Metin Diyadin – 4 maç: 1 galibiyet, 3 mağlubiyet,

Mustafa Kaplan – 7 maç: 0 galibiyet, 3 beraberlik, 4 mağlubiyet

METİN DİYADİN
  • Kayserispor – Hikmet Karaman, Samet Aybaba, Bülent Uygun / Prosinecki

Hikmet Karaman– 7 maç: 3 beraberlik, 4 mağlubiyet

Samet Aybaba – 2 maç: 1 beraberlik, 1 mağlubiyet

Bülent Uygun – 9 maç: 3 galibiyet, 1 beraberlik, 5 mağlubiyet

HİKMET KARAMAN
  • BTC TÜRK Yeni Malatyaspor – Sergen Yalçın, Kemal Özdeş / Hikmet Karaman

Sergen Yalçın – 24 maç: 9 galibiyet, 8 beraberlik, 8 mağlubiyet

Kemal Özdeş – 5 maç: 5 mağlubiyet

SERGEN YALÇIN
  • Trabzonspor – Ünal Karaman / Hüseyin Çimşir 

Ünal Karaman – 29 maç: 13 galibiyet, 7 beraberlik, 9 mağlubiyet

ÜNAL KARAMAN
  • Kasımpaşa – Tayfur Havutçu, Kemal Özdeş / Fuat Çapa

Tayfur Havutçu – 7 maç: 1 galibiyet, 1 beraberlik, 5 mağlubiyet

Kemal Özdeş – 15 maç: 5 galibiyet, 3 beraberlik, 7 mağlubiyet

TAYFUR HAVUTÇU
  • Beşiktaş – Abdullah Avcı / Sergen Yalçın

Abdullah Avcı – 28 maç: 11 galibiyet, 3 beraberlik, 14 mağlubiyet

ABDULLAH AVCI
  • Konyaspor – Aykut Kocaman / Bülent Korkmaz

Aykut Kocaman – 22 maç: 4 galibiyet, 8 beraberlik, 10 mağlubiyet

AYKUT KOCAMAN
  • Çaykur Rizespor – İsmail Kartal / Ünal Karaman

İsmail Kartal – 23 maç: 7 galibiyet, 3 beraberlik, 13 mağlubiyet

İSMAİL KARTAL
  • Fenerbahçe – Ersun Yanal / Zeki Murat Göle

Ersun Yanal – 24 maç: 11 galibiyet, 6 beraberlik, 7 yenilgi

ERSUN YANAL

” OFSAYT” VE GELİŞİMİ

Dünyanın bir numaralı sporu olarak herkes tarafından büyük bir ilgi ile takip edilen futbol, çağımıza da damga vurmuş durumdadır.

Bu güzel oyunun, futbolun; çağımız sporu olarak sayılmasında ilk ortaya çıkışından itibaren koyulan kuralların ve bu kuralların yerinde değişiminin etkisi oldukça büyüktür.

Futbol Oyun Kuralları’nın temeli 1848 yılında Cambridge ( İngiltere ) Üniversitesi’nde atılmış olup daha sonra ise futbol ve rugby oyununun birbirinden ayrılmasıyla, 1863 yılında ilk “ Futbol Oyun Kuralları ” oluşturulmuştur.

İngiltere Futbol Federasyonu tarafından oluşturulan ilk basit kurallar ise, modern futbolun başlangıcını oluşturmuştur.

  • 1896 yılında, “Futbol Oyun Kuralları” ilk kez yayınlandı.
  • 1930 yılında, bu kuralın sayısı 17’ye çıkartıldı.
  • 1937- 1938 yıllarında daha önce koyulan kurallar da dikkate alınarak, oyun kuralları maddeler haline getirilmiş- basitleştirilerek yeniden düzenlenip yazılmıştır.
  • Futbol Oyun Kuralları’nın sistemli hale getirilmesiyle birlikte, Dünyada Futbolun dili adına uyum sağlanmaya çalışılmıştır.
  • Bu kuralların daha kolay anlaşılabilmesi için de, yayınlandığı tarihten itibaren hemen hemen her yıl yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Futbol Oyun Kurallarının tarihsel süreci ile ilgili kısa bir bilgi verdikten sonra gelin hep birlikte benim de merak ettiğim ofsayt kuralının tarihsel değişimine göz atalım.

Bir hakem olsanız, futbolda ilk olarak hangi kuralı değiştirirseniz futbol daha farklı bir oyun haline gelir diye sorsam birçoğunuzun benimle aynı fikirde olup ofsayt diyeceğinizi hisseder gibiyim 😊

Ofsayt kimimize göre gol düşmanı, kimimize göre futbolu insanların bilip bilmediği ile ilgili bir kural, kimimiz içinse kuralı çok iyi bildiğimiz ama başkasına anlatırken kendimizi kastığımız bir olay…

PEKİ YA “BU OFSAYTI KİM BULDU?”   DİYE SORACAK OLURSANIZ:

Futbol tarihini değiştiren Ofsayt Kuralı, Eton College’dan çıktı. Evet yanlış duymadınız. Günümüzde hala, gol olduğunda ofsayt mı? değil mi? Diye maçtan sonra bile günlerce tartışılan OFSAYT  bir okulda bulundu. Dünyanın en çok Başbakan yetiştiren okulu, futbol tarihini ve kuralını da derinden etkimeyi başardı. Futbol ile ortak noktaları bulunan “ Field Game ” oynayan Eton College, “ Sneaking ” ( Sızma) ismini verdiği bu kural ile hücum yapan oyuncuların rakip oyuncuların arkasına sarkarak kolay gol bulmasını önlemeyi amaçlıyordu.

Futbol Oyun Kuralları kitabında ofsayt: “Rakip kale çizgisine toptan ve sondan ikinci rakip oyuncudan daha yakın ise ofsayt pozisyonundadır” şeklinde tanımlanmaktadır. Ofsaytın tanımı çok basit gibi görünse de, uygulamada çok farklı varyasyonlar ortaya çıktığından, zaman zaman anlaşılması oldukça karmaşık bir hale gelmektedir.

Futbol Oyun Kuralları içinde en az değiştirilen kural olan OFSAYT ile ilgili yapılan tanımlar ve kronolojik sıralaması ise şöyle:

1863 yılındaki ilk Futbol Oyun Kuralları’na göre, ofsaytın tanımı şu şekilde yapılmıştır: Bir oyuncu topun önüne geçtiği anda oyun dışı kalır. Mümkün olduğu kadar çabuk, topun arkasına geçmelidir. Eğer top; kendi takımından bir oyuncu tarafından pas olarak atılmışsa, rakip takımdan biri ya da kendi takımından topun gerisinde herhangi bir takım arkadaşı dokunana kadar topa dokunamaz. Ancak kale çizgisinin arkasından topa vurulduğunda, hiçbir oyuncu oyun dışında kalmaz. İlk Futbol Oyun Kuralları’na göre; topun ilerisinde olan tüm oyuncular ofsayt olarak değerlendiriliyordu.

1866 yılında ofsayt kuralı, “kale ve top arasında 3 rakip oyuncu varsa, oyuncular ofsayt sayılmaz” olarak değiştirildi.

1925 yılında, bir önceki ofsayt kuralında yapılan değişiklikten yaklaşık 60 yıl sonra, 3 rakip oyuncu şartı 2’ye indirildi.

1990 yılında, bir önceki değişiklikten 65 yıl sonra, ofsayt kuralında hücum yapan takıma avantaj sağlandı. Sondan ikinci oyuncuyla aynı hizada olan oyuncunun ofsayt olarak değerlendirilmemesi kararlaştırıldı. Buna göre: “Bir oyuncu rakip kale çizgisine en az iki rakip oyuncudan daha yakın değilse ofsayt pozisyonunda sayılmaz” denildi.

( Ofsayt kuralındaki aktif-pasif” ayrımı, sadece ofsayt pozisyonunda bulunmanın ofsaytla cezalandırılmayacağı (şeklen ofsayt)” koşuluna işlerlik kazandırmıştır. Atılan uzun ve kısa paslarda, topun kime gittiğine bakılmaksızın, rakip yarı alandaki oyuncuların ofsaytla cezalandırılmasının önlenmesine yönelik geliştirilen Bekle-Gör” uygulaması da aktif-pasif’ten sonra başlatılmıştır.)

1995 yılında, ofsayt pozisyonunda bulunmanın tek başına bir ihlal olmadığı belirtilerek, “aktif-pasif” kavramları getirildi. “Oyuna müdahale etmek”, “rakibe müdahale etmek” ve “avantaj sağlamak” ofsayt kuralında ilk kez yer aldı. Buna göre: “Ofsayt pozisyonundaki bir oyuncu yalnızca top kendi arkadaşına değdiği veya kendi takım arkadaşı tarafından oynandığı anda hakemin kanaatine göre; oyuna müdahale ederek veya rakibe müdahale ederek veya bulunduğu pozisyondan avantaj sağlayarak aktif oyunun içinde ise ofsayt ile cezalandırılır” denildi.

2005 yılında, ofsayt pozisyonu tanımında tekrar değişiklik yapılarak, kolların rakibin önünde olmasının ofsayt oluşturmayacağı belirtildi. Aktif oyuna katılma unsurlarının tanımı ise aşağıdaki gibi yapıldı:

  • Oyuna müdahale etmek: Bir takım arkadaşı tarafından verilen veya dokunulan topla oynama veya dokunma anlamına gelir.
  • Rakibe müdahale etmek: Rakibin görüş çizgisini veya hareketlerini açıkça engelleyerek veya hakemin kanaatine göre, rakibi aldatan veya dikkatini dağıtan bir jest veya hareket yaparak rakibin topla oynamasını veya oynayabilmesini engelleme anlamına gelir.
  • Bulunduğu pozisyondan avantaj elde etmek: Ofsayt pozisyonunda bulunan bir oyuncunun kale direkleri veya rakibinden seken topla oynaması anlamına gelir.

 ( Kaynak: Futbol Ekonomi )

2019-2020 SEZONU DEVAM EDEN OFSAYT KURALI

  • Ofsayt pozisyonunda bulunmak bir ihlal değildir.
  • Bir oyuncu şu durumlarda ofsayt pozisyonundadır. ( Kafasının, vücudunun veya ayaklarının herhangi bir kısmı rakip takımın yarı alanında ( orta saha çizgisi hariç ) ise ve kafasının, vücunun veya ayaklarının herhangi bir kısmı rakip takımın kale çizgisine toptan ve sondan ikinci rakip oyuncudan daha yakın ise)
  • Kaleciler dahil tüm oyuncuların el ve kolları dikkate alınmaz.
  • Bir oyuncu şu durumlarda ofsayt pozisyonunda DEĞİLDİR. ( sondan ikinci rakip oyuncu ile aynı hizada ise ve son iki rakip oyuncu aynı hizada ise )
  • Kısa özetiyle OFSAYT: FIFA Genel Sekreteri Urs Lins imzasıyla ülke federasyonlarına gönderilen 968 nolu sirkülere göre kafasının, vücudunun veya ayağının herhangi bir bölümünün rakibin kale çizgisine toptan ve sondan ikinci rakipten daha yakın olduğu anlamına gelmektedir.

Ve son olarak UEFA ofsayt kuralı ile ilgili yeniden harekete geçerek kuralı değiştirmek istiyor

UEFA, futboldaki tartışmaları daha da alevlendirek bir karara imza atıyor. UEFA ofsayt kuralı ile ilgili radikal bir karar vererek 12 cm’ye kadar olan hataların ihlal sayılmamasını ön görüyor. Bu öneriye göre hücum oyuncusu, rakip oyuncudan 12 cm’ye kadar daha kaleye yakın olması halinde hakemin verdiği gol kararı geçerli olabilecek. Bu yeni kuralın ise 1 Haziran’da yürürlüğe girmesi planlanırken EURO 2020’de de uygulanıp uygulanmaması IFAB ( Uluslararası Futbol Birliği Kurulu ) toplantısında tartışılacak.

TÜRK FUTBOLUNUN TEK SORUNU YABANCI KURALI MI ?

Son dönemlerde Türk futbolunda en çok tartışılan konuların başında gelen “ Yabancı Kuralı” ile ilgili olarak TFF’de harekete geçmişti. Geriye dönüp bakacak olursak, TFF 2015 yılında yabancı kuralı ile ilgili yeni bir düzenlemeye giderek Süper Ligde yer alan kulüplere 14 yabancı futbolcuya lisans çıkarma hakkı vermişti.

2000 YILINDAN BU YANA LİGİMİZDEKİ YABANCI KURALI

  • 2000: 5+1
  • 2001: 5+1+2
  • 2006: 6+1
  • 2010: 6+2+2
  • 2013: 6+4
  • 2014: 5+3
  • 2016: 11+3

Tekrar ülke gündemini meşgul eden yabancı sayısının azaltılmasına tamamen karşı olan biri olarak, aslında Türk futbolunda sorunun yabancı kuralı/sınırı değil, ülkemize gelen futbolcuların yaşları- aldıkları ücretleri ve ödenen paralara karşı görmek istediğimiz oyunun çok uzağında kalmaları diyerek eklemek isterim.

Futbolda ( Sporda ) pasaport değil karakter, yerli ya da yabancı değil iyi/kötü futbolcu vardır. Biz de bu değerleri yetiştirmek için olaya ilk olarak kuralla, sınırlama ile değil, alt yapısıyla tesisiyle, gelişime açık antrenör grubu oluşturmakla başlamalıyız.

Eğer oyuncu yetiştirmek istiyorsak onları daha çok rekabetin içine sokmalıyız. Bir futbolcu sınırlı sayıdaki yeteneği ile / gelişime açık olmayan profili ile sırf Türk kimliği taşıdığı için Galatasaray – Beşiktaş ve Fenerbahçe’de oynamaması lazım.

Yabancı sınırının kalkmasıyla birlikte Çağlar gibi, Cengiz gibi, Ozan Kabak, Merih gibi futbolcular yabancı sınırlamasının hiçbir önemi olmadan kendini geliştirerek Avrupa Liglerinde adından sıkça söz ettiren oyuncu grupları arasındalar.

Aslında iğneyi ilk önce kendimize batırarak ‘öz eleştiri’ yaparak bu sistemi konuşacak olursak da; yabancıyı sınırlamak yerine genç oyuncuların gelişmesi ve potansiyellerini göstermesi için, kapasitelerinin en üst noktalarını izlememiz için, onların oynamaya ihtiyaçları var. Dolasıyla yabancı kuralını sınırlandırmak yerine genç futbolcuları oynatmaya teşvik etmeli. Burada yapılacak en önemli adım altyapı oyuncusu tanımını “gerçekçi” yapmamızla başlar.

“AYNI ŞEYLERİ YAPIP BAŞARI BEKLEMEK AHMAKLIKTIR”

Yabancı sınırının tekrar gündeme gelmesi, ülke futbolunun dibine yeniden dinamit koymaktan başka bir şey değildir.

Almanya’da, İspanya’da 1 milyon Euro alamayacak oyuncular bu kuralın yeniden gelmesiyle beraber Türkiye’de 3-4 milyon Eurolar almaya başlayacak. Avrupa pazarına çıkarabildiğimiz Ozanlar-Merihler-Çağlarlar azalacak ve yeniden yerli oyuncuların aldığı ücret baremlerinde artış gözlemlenecek.

Yabancı sınırı varken, Avrupa’nın 5 büyük ligine yaptığımız ihracat sıfır noktasına gelmiş durumdaydı. Bu sınırın kalkması ile beraber Türkiye’de doğup Avrupa liglerinde yer alan oyuncu sayımız ise artmış durumda.

Herkesin Milli Takım ile ilgili endişeleri vardı. “ eğer yabancı sınırlamasını kaldırırsak, Türkler oynayamaz” yani demek istiyorlar ki milli takıma oynayacak futbolcu bulamayız. Peki bu yerli oyuncular takımlarında  yabancılar ile mücadele edip o formayı alamayacaksa, uluslararası platformda çıktıkları maçlarda bu yabancı futbolcu gruplarını nasıl yenecekler!? İşte bu soru kuralın özeti değerinde…

Milli takımdan birkaç oyuncunun bu kural kalktıktan sonraki serüvenini değerlendirecek olursak; Umut Meraş daha bundan 2 sene önce Boluspor ile maça çıkarken ardından Bursaspor’a transfer olmuş ve şu an ise Fransa 2. Liginde futbol hayatına devam ediyor. Zeki Çelik ve Çağlar, 3 büyükleri görmeden Avrupa liglerinde mücadele eden oyuncularımız arasındalar.

Mevcut yabancı kuralı bu milli takımın başarısının en büyük etkisidir, desek yanılmış olmayız. Eğer bu kural değişmemiş olsaydı şu an stoper hattında Serdar – Mehmet Topal ikilisini, Zeki Çelik yerine de Gökhan Gönül’ü izliyor olabilirdik.

TEKRAR YABANCI SAYISI DÜŞERSE;

  • Türk futbolu ve kulüpler ekonomik açıdan zarar görür.
  • Geçmişe dönüp baktığımızda, yeni Tarık Çamdal gibi futbolcu grubunda çoğalma- bonservis bedellerinde ise tekrar artış görürüz.
  • Yurt dışına transferini gerçekleştirdiğimiz genç oyuncular, sınırlamadan ötürü ligimizde belirli takımlarda oynamanın ötesine gidemez.
  • Ligin kalitesi düşer. ( zaten diğer Avrupa Liglerine oranla Dünya ‘futbolu’ biz ise “hala” ‘ hakemleri ’ konuşuyoruz)
  • Ve taraftarların en iyi protestosu olan, dekoderler iade edilir.
  • Türk futbolu olarak 2 ileri bir geri saymaya devam ederiz.

DİĞER ÜLKELERDE YABANCI KURALI İSE:

  • Almanya: Yabancı sınırlaması yok. Tüm yabancılar ilk 11’de sahaya çıkabilir. En az 12 Alman futbolcu kadroda bulunması şartı var. En az 8 futbolcu ise altyapıdan yetiştirilmeli.
  • Belçika: Yabancı sınırlaması yok. Tüm yabancılar ilk 11’de sahaya çıkabilir. En az 6 futbolcu altyapıdan yetiştirilmelidir.
  • Fransa: Avrupa Birliği futbolcuları + 4 yabancı futbolcu kadroda bulundurulabilir. En fazla 4 yabancı futbolcu ilk 11’de sahaya çıkabilir.
  • Hollanda: Yabancı sınırlaması yok. Tüm yabancılar ilk 11’de sahaya çıkabilir. 18-19 ve 20 yaş futbolcular için asgari maaş şartı vardır.
  • İngiltere: Yabancı sınırlaması yok. Tüm yabancılar ilk 11’de sahaya çıkabilir. İngiltere’de alınan yabancı oyuncuların milli takımlarında oynama sayılarına bakılmaktadır.
  • İspanya: Avrupa Birliği futbolcuları + 3 yabancı futbolcu kadroda bulundurulabilir. AB futbolcuları + 3 yabancı futbolcu ilk 11’de sahaya çıkabilir.
  • İtalya: Avrupa Birliği futbolcuları + 5 yabancı futbolcu kadroda bulundurulabilir. AB futbolcuları + 5 yabancı futbolcu ilk 11’de sahaya çıkabilir.
  • Portekiz: Yabancı sınırlaması yok. Tüm yabancılar ilk 11’de sahaya çıkabilir.

Yabancı kuralını 1996 yılından bu yana 14 kez değiştiren bir lig olarak, mevcut sisteme 2015-16 yılında geçilmiş olup bu sistemin amacının ise “ YERLİ TEŞVİK SİSTEMİ ” olduğunu ve bu sisteme karşı çıkan kulüplerin ise “ yabancı oyuncu almak zorunda olmadıklarını” sizlere hatırlatmak isterim… 😉

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın